İngiliz yazar ve doçent Dr. Chris van Tulleken, seri gıda endüstrisini, zararlı olabilecek bağımlılık yapıcı ürünler sattığı için tütün ve uyuşturucu ürünlerine benzer şekilde davranmakla suçluyor.
Bağımlılık psikolojisini “Ultra-İşlenmiş İnsanlar: Neden Yemek Olmayan Şeyleri Yiyoruz ve Neden Duramıyoruz” adlı son kitabında işleyen uzman, tip 2 diyabet, kalp hastalığı ve kansere neden olan hazır gıdaların halka satılmak için kullandıkları taktikleri anlatıyor.
Tulleken, “Kötü beslenme, dünya çapında önde gelen ölüm nedeni olarak tütünü geride bıraktı ve kötü beslenme, aşırı işlenmiş gıdaların olduğu bir beslenme anlamına geliyor.”
“Alkol veya eroin gibi bağımlılık yaratmasa da işlenmiş gıdalar genellikle ödüllendirme güdüsü üzerine özenle hazırlanır. Bu, kokainin beyinde nasıl çalıştığına benzer ve ‘ödülü’ tekrar tekrar aramak için güçlü bir istek yaratabilir – bir tür psikolojik bağımlılık.”
“Hastalar işlenmiş gıda yemeyi bırakamıyorlar ve kendilerini kontrolden çıkmış hissediyorlar. Beynimiz bizi bu ödül yolunu tekrar tekrar harekete geçirmeye çalışırken aşırı istekli olabilir.”
“Bu bir tesadüf değil; bu yiyecekler, ödül yollarımız üzerindeki etkiyi en üst düzeye çıkarmak için özenle hazırlanıyor ve onları inanılmaz derecede çekici kılıyor. Sonuçta, ödül aramak için doğuştan gelen bir yapıya sahibiz ve özellikle çocuksanız, savaşmak zorlu bir içgüdüdür.”
“Üreticiler, ürünlerinin satışına yardımcı olmak için nörolojimizi etkili bir şekilde bize karşı kullanıyorlar.” dedi.
UCUZ VE KOLAY ULAŞILABİLİR OLUYOR
Aşırı işlenmiş gıdaların yalnızca fiziksel sağlık üzerinde değil aynı zamanda zihinsel sağlık üzerinde de olumsuz etkisi olduğuna dair açık kanıtlar var. Geçtiğimiz yıl Harvard’da yapılan bir araştırma, aşırı işlenmiş gıda (UPF) yemenin depresyon riskini artırdığını buldu.
İşlenmiş gıdalar; karbonhidrat, doymuş yağ ve enerji açısından yüksek, protein ve lif açısından düşüktür. Raf ömrünü uzatan, tadı ve dokuyu iyileştiren stabilizatörler ve emülgatörler gibi katkı maddelerinin yanı sıra vücutta iltihaplanma oluşturarak zihinsel ve fiziksel sağlık sorunları riskini artırdığı biliniyor. İşlenmemiş gıdalarda ise bu tür birleşim görülmüyor.
Hazır ve işlenmiş gıdalarda, vücudun düzgün çalışması için küçük miktarlarda ihtiyaç duyduğu niasin, piridoksin, bakır, selenyum, demir, fosfor, magnezyum ve çinko kimyasalları gibi mikro besinler düşük oluyor. Tulleken’e göre, bu da aslında “yiyecek olmayan yiyecekler” yediğimiz anlamına geliyor.
Tulleken sözlerini, “Bu ürünlerin birçoğunun, ucuz ve kolay ulaşılabilecek şekilde sunulduğunu, çocukların ve maddi durumu iyi olmayan ailelerin hedeflendiğini ve bu gruplara agresif bir şekilde pazarlandığını unutmamak gerekiyor.” şeklinde tamamladı.